Türk Mutfağı, dünyanın en zengin üç mutfağından biri

Prof. Dr. Metin Saip Sürücüoğlu ve Doç. Dr. Ayşe Özfer Özçelik'in "Türk Mutfak ve Beslenme Kültürünün Tarihsel Gelişimi" adlı makalesine göre, Türk mutfağı, Fransız ve Çin mutfaklarıyla birlikte dünyanın en ünlü üç mutfağından biri olarak kabul ediliyor. Mutfağın zenginliği; Orta Asya'dan gelen birikim, farklı kültürlerle etkileşim ve saraylarda gelişen tatlardan kaynaklanırken domates ve patates gibi temel gıdaların mutfağa 18. yüzyıldan sonra girdiği belirtildi.
Loomix Editör
08 Kasım 2025, Cumartesi 14:25
2 dakika okuma
Haberler
Haberler

Prof. Dr. Metin Saip Sürücüoğlu ve Doç. Dr. Ayşe Özfer Özçelik tarafından hazırlanan "Türk Mutfak ve Beslenme Kültürünün Tarihsel Gelişimi" başlıklı bilimsel makale, Türk mutfağının köklü geçmişini ve zenginliğini ortaya koydu.

Makalede, Türk mutfağının dünyanın en ünlü birkaç mutfağından biri olduğu vurgulanırken bu zenginliğin sadece çeşit ve lezzet açısından değil, aynı zamanda yiyecek hazırlama, pişirme teknikleri, özel gün yemekleri ve mutfak araç gereçleri açısından da geçerli olduğu belirtildi.

Kökler Orta Asya'da

Araştırmaya göre, Türk mutfağı denilince Türk tarihi ve bu tarihin oluştuğu coğrafyanın akla gelmesi gerekiyor. Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan uzun tarihsel geçmiş, zengin bir mutfak kültürünün temelini oluşturdu.

Makalede, atlı göçebe kültürünün hâkim olduğu Orta Asya döneminde ilk besinlerin buğday unu, süt ve süt ürünleri, at ve koyun eti ile kısrak sütünden hazırlanan kımızdan ibaret olduğu ifade edildi.

Türk Mutfağı, dünyanın en zengin üç mutfağından biri

Domates Türk mutfağına 19. yüzyılda girdi

Türk mutfağındaki çeşit zenginliğinin; Orta Asya ve Anadolu topraklarının sunduğu ürün çeşitliliği, tarih boyunca farklı kültürlerle yaşanan etkileşim ve Selçuklu ile Osmanlı saraylarında gelişen yeni tatlar gibi etkenlere bağlı olduğu belirtildi.

Makalede yer alan dikkat çekici bilgilere göre, günümüz Türk mutfağının temel gıdalarından bazıları mutfağa oldukça geç bir tarihte girdi. Domates, fasulye, patates, hindi ve mısır gibi ürünler, Amerika kıtasının keşfinden sonra, 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı mutfağında kullanılmaya başlandı. Araştırmada, domatesin olmadığı dönemlerde tencere yemeklerinin koruk, limon suyu, nar ekşisi, soğan ve çeşitli baharatlar ile tatlandırıldığı bilgisine yer verildi.

Osmanlı döneminde et tercihinin ise dana etinden yana olmadığı, mevsiminde kuzu, diğer zamanlarda koyun etinin kullanıldığı aktarıldı.